uyarı: bu blog yazısı deşarjı sever, onu korur. deşarj mühim.
niye altuğla konuşmadığım/konuşamadığım vakitlerde evren olayları by chance'e bağlayıp bana onu hatırlatıo? bu, evrenin ''sen nah çıkarırsın onu aklından'' deme şekli midir? lan başkasına yapmıo şerefsiz! hayır, iTunes DJ ne anlıo ki karşıma onun attığı şarkıları çıkarmaktan felan? ya da onu geçtim, mozilla da kafa buluyo benle. fizy'yi el yordamıyla açıvereyim hadi derken eksik bir şey şarkısı çıktı tesadüfen. yok lan ama, illa yapıcaksınız bi götlük ve ben hüzünlenicem, yatağımda emo pozisyonu alıp ağlicam di mi(tamam, abarttım)?
Ah, hayır, siz!
siz
daha iyi bilirdiniz.
ne,
nasıl,
ne zaman acıtırdı
canımı.
fısıltıyla: müziğin kokusu var. inanmayabilirsin, o halde piyanonun sesi zihnimde yankılanırken burnuma gelen kır çiçeği kokusuna da verecek bir açıklaman vardır. ismail yk dinlerken de etraf... neyse.
salak olduğumu biliodum da, bunu duymanın canımı acıtmasını planlamıodum. planlıo muydum yoksa? zemini hazırlamıştım zaten. hiç bi ses duymak istemedim bi anda. no more music for this night.
bu sene değişirim sanırım. yazı yazamıyorum blöng. yazamıyorum kaç gündür. ve insanlar sürekli canımı acıtıo. o. o kadar. söyle onlara:
muzlu puding yaptım, çok güzel oldu. hazır puding olmasına rağmen başında beklemek cinnet geçirmeye neden olabilir. o yüzden gururluyum, alnımın akıyla bu işi de başardım. yumurtanın akıyla başarabilecekseniz onu da bi deneyin derim.
ye beni dedim, yemedi. yebeniiçbeni dedim, sigara içiyorum please try again later dedi. (drink cigarette de pek bi tam türkçe çeviri. *kahkaha*) ulan altuğ, sen sev beni dersin. dediğin gün sana bombok sesimle plz try again later dicem.
yazayım da iyice kalsın. intikam ateşim körüklensin.
sigaran bitse de dicem olm. seviyorumseniseviyorumseviyorum.
şu an ne kadar çok konuşabilirim onun hesabını yapıyorum. ve formspring olayına karıştım. soru soran arkadaşlara sahip değilim; ama keşke böyle harbi sorular olsa, ben de hayvan gibi cevaplar yazsam. böylelikle yine konuşsam durmadan. ne güzel olurdu.
anneme baardım. evet, telefonum bozuk olduğçün başka telefon kullanıyorum. onun da şarjı çabuk bitio, ''şarja takalım'' diyince birden damarlarımdaki o aptalca bağırma hissini engelleyemedim. baardım. şok oldu. duruldu.
UYKU: sabah salak saçma doğruldum yatağın içinde, bi sağa bi sola baktım, tepemdeki saate bakmak için kafamı kaldıramadığımdan kelli telefonumu-gece mesaj gelir, ışığı yanar, ben de odama uzaylılar geldi hissine kapılıp uyanırım diye- iki kitap arasına sokuşturduğum yerden çıkardım: 06.35! Uyanırsam vakit nasıl geçicek diye düşünüp yattım tekrar. sıkıntıdan uyumak diye bir şey olduğuna inanıyorum artık.
DÜN: dün bi güzel erken yattım efendim, bi faydası olduğunu düşünmediğim halde. aksine herkes uyumamış da sabahı beklemiş. dün bana kimse ''seni seviyorum'' veya ''iyi ki varsın.'' demedi, evet, hiç hoşuma gitmedi ve ben de canım sıkkın yattım, uyurken müzik bile dinlemedim. dün o kadar meşguldü ki kafam sadece bir kişiyle, sol şakağımdan giren feci ağrıyı bastıracak kadar toparlayamadım kendimi. dün sevgili aile üyelerim kapıyı üstümden kilitlediği ve anahtarı bulamadığım için aylin kapıda kaldı, acele etmem gerekmediğini söyledi. en son buldum, açtım. karşımda, merdivene oturmuş, ayağa kalktı ''terliklerimle geldim sana'' dedi gülerek. anlamsız baktım, ''karnım aç benim de'' dedim. ve en son; dün bi elbise aldım, beni gülümsetti.
BUGÜN: bugün kahvaltı yaptım. yumurtayı kırarken küçük bi parça kabuğundan düşmüştü(beceriksiz değilim, sadece dalgınım), bulamadım içinden, hemen kayboldu. ''neyse yerken çıkar, atarım.'' dedim. yumurtayı yedim büyük ölçüde-güzel olmuş- son lokmaya geldim: 'kıtırt'. evet, böyle bi şansa sahip olmak bazen acı verici. bugün buna rağmen-hatta belki de sayesinde- hoş ve pozitifim. bugün, hiç özel bi gün değil.
buckyball ile ilgili bulunanların yanında kemal kılıçdaroğlu'nun fotoğrafının çıkması nedir ki? hayır çıkmasın demiyorum, hobi olarak yine çıksın. ama güldürdü beni.
şu Google'ı da takdir ediyorum bi bakıma, bu kadar sevimli bi arama motoru yok! saygıda kusur etmemek amaçlı google'ı motor ehliyeti alıp kullanmayı planlıyorum. (worst one, ever.)
hesaplarıma göre 2011'in 6 Ocak Perşembe günü reglde 6. senemi doldurmuş oluyorum fekat hala vatana millete bir hayrımı görmedim. bari sen, al hayrını gör.
ayrıca, bir keresinde sırf hayko cepkin'i kapağında gördüm diye erkek dergisi esquire'ı sorgusuz sualsiz ve kendime düşünce payı vermeden almıştım. yo, pişman değilim.
bi de bugün efe ''şarkı dinleyemiyorum çaldığım wireless çok yavaş'' diyince: alma mazlum'un wireless'ı, iner aheste aheste gibi bi aforizma kastım. helal ossun.