24.5.10

nöbeetçi. (e'yi açık okuyunuz.)

Hayat beni son dakikada sürprizlere boğmaya bayılıyor. Sürpriz dediğin öyle olur zaten, cuma günü okula gitmedik diye bugün nöbet tuttuk-ki bu yine mi okul var bakış açılı pazartesilerimin ilk sürprizi gibiydi-. Olsa da olurdu, olmasa da... Nitekim çok da eğlenmedim. Kışın pek bir sessiz olur okulun koridorları, sadece Aylin'le gülüşmelerimiz duyulur, başka da çıt çıkmaz. Eski güzel günler. Ama yeni günlerim de muhteşem ve aynı güzellikte.

Biraz geri saralım beyler bayanlar: Dün gece hiç uyumadım, gece 2-yazıyla iki-'ye kadar zaten uykum gelmedi. Dörde kadar yorganla uğraştım. Dördü on geçe ise ''Amaaağn, ne skindirik lan bu! Uyumuyorum!'' diye isyan ettim. Altıda dönüp durduğum yatağımdan kalktım, babamla konuştum, annemle çay içtim. Okula giderken şarkı dinledim ve sırıtmamın yüzümü kaplamasına gerçekten izin verdim-artisniğe vuruyorum, bildiğin engelleyemedim-. Ah, içim içime sığmıyor blöng. Ama neden? Okula vardım. Nöbete başlamadan önce Aslan Hoca'nın odasında sohbet ettik. O da neşeliymiş neyse ki, bilirsiniz büyükler fazla konuşunca içe bir kararma gelir bitse de gitsek dersiniz, sıkıldım. İşte geldim burdayım. Ayrıca bugün en çok kullandığım kelime ''etwas''tı. Sumru geometri sorusunu çözemeyince ''fuck'' dedi. Ben de ''Sensin o fağğğk.'' diye melodik bir karşılık verince neşemizi bulduk. Ne bileyim, iğrençti.

Aslında ben aklıma takılan bir şey olmasa mutlaka yolunu bulur ve uyurum. Yatmak ve uyumadan kalkmak, üstelik bütün günü nöbette enerjik biçimde geçirmek ne lan? Kesin bi şey düşünüyorum; ama ne?  Hadi onu geçtim, ciddi ciddi bi ara insan olmadığımı düşünmeye başlicam.

Avea'yı liralattım, tee yarım saat sonra geldi. Tam ben giyinmiş ve ceketimi üstüme almış ''Noluo Umut abi? Bi hallediver şu sorunu, bekleyenim var yavv.'' demeye giderken, titredim ve kendime geldim. Meğersem anca gelmiş, boşu boşuna giyindirmiş beni. Yani... Demiyorum bi şey ya. Sonuçta rahatım şu an.

Yarına bir edebiyat sınavım var, kitap özetlerimi bitirmek zorundayım. Ve Mehmet'e verdiğim geometri testini bitirse çok iyi olur. Pink Floyd seven edebiyatçı kulağa güzel gelmiyor mu? O benim öğretmenim işteeeağ! Avni'm.

Ayrıca bugün ingilizce sınavından 96-yazıylan dohsanaltı- aldım. Dün ne defterin kapağını kaldırdım ne de ağzıma ''ingilizce'' sözcüğünü aldım. Geyik yapmayı bir türlü bırakamamam sebebiyle internete de girmicem zaten, dilci olmak kolay mıdır bebeğim? Hiç öyle düşünme.

Son bi şey; ama güzel bi şey:

*Kağıt imzalatmak için öğretmenler odasına girerim.*

Elif Hodja: Benim imzalayacağım bi şey var mı?
Gamtse: Yoo, hepsi tamam sizin, baktım.
Elif Hodja: İşte ben günü gününe yaparım ödevlerimi kızım, bak hiç eksik var mı?
Gamtse: *hafif bir tavırla* Ne yani? Bu kadar da yüzüme vurulmaz.
Elif Hodja: *anca fark eder* Aaa! Öyle demek istemedim ki. Sana değildi valla. Çalıştın mı sınava?
Gamtse: *gülerek* Ne dicemi biliosunuz ki.
Elif Hodja: Çalışmadın, ehehe.

Sınav olur...

50 ELS sorusundan 2 yanlış çıkar, Elif hoca sırtıma vurarak ''Heyt be Gamzem, helal olsun, sen ödevini yapmasan da olur.'' der. Gülerim, güleriz.

Biraz saçmayım, çok konuştum. Konudan konuya atlıyorum; zaman yok, mekan yok, hiçbir şey yok olm. Aha, Bengisu da geldi! Ama gitçek. Ben de uyyim, çalışim.

Hoççukal blöng. Sev beni. Mrr..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder