10.7.10

geç bile kaldın kader yea, buyur şöyle.

Nerede yaşıyorum ben canlarım? Diyordum ben de, kaç gündür ne bi ekşın var ne bi olay. Şunu diyeyim yani:

Giyinmiş süslenmiş, annemin deyimiyle bir kız gibi çarşıdaki işlerimi kendim halletmeye çıkmıştım blöng. Fotokopi çektirdim, gözlüğümü aldım, Ali Abi'ye uğrayıp paramı ödedim ve belediyeye yakın bi yerde köşeyi döndüm. Ya bu çok basit bi köşe dönümüydü aslında, mecazen bile değil-öyle olsa terk-i diyar eylicem-! Köşeyi dönmemle beraber her şeyi fark etmem bir oldu dememi bekliyorsunuz ama öyle olmadı aslında. Yürüdüm, yoluma devam ettim sakince, kendim gibi. Belediyenin önündeki koca boşlukta salınırken oldu olan. Sağımdan doğru arkamı kolladım hafif, nereye yönelsem oraya yönelio bi herif. İnan ki blöng solda sıfırelli miyop olan gözümle baksaydım şu an burda olmayabilirdim! Belediyeden içeri giricektim, uzun olunca yol dedim ki ''Yok ya, bu şimdi kıstırır köşeye beni, iyisi mi ben pencereden oyalaniyim.''  [böldüm bu arada, belirtmeden geçemicem, 3-4 cümledir kafiye aldı başını götürüo] Baktım pencere kesmio, sağa doğru kıvrıldım tek çarem kapıdan girip risk almaktı. Orda da Mustafa abi vardı, biraz rahatladım kafamda toparladım her şeyi-saniyeler içinde-: ''Tamam... Bi sapığımız, bi kurban ve kapının ardında da kurtarıcım var. Hikaye doğru ilerliyor, bi aksilik çıkmazsa kurtarıcı başarılı olup beni tek parça halinde annemlere götürücek.'' Baktım arkama adam hedefe kitlenmiş üstüme üstüme gelio, daldım kapıdan içeri. ''Mustafa, baksana bi, senle bi şey konuşucam ama özel. Şuraya girelim.'' dedim Hamdi Amca'nın ofisini gösterip. O da apar topar geldi. Sapığmıs nedensizce ortalıkta salınıodu yakınımda, kapıdan da içeri girmiş cesarete bak! Neyse girdik odaya kapattık kapıyı. Konuşmaya başladım, zaten normal konuşmamda bi çabukluk vardır o yüzden hızlı hızlı anlattım. ''Bak arkadakine, ya da bakma dikkat çekmeyelim, şurda dolaşıp duran adam beni takip edio. Gömlekli olan. Ya sen götür beni eve ya da annemi arayayım almaya gelsin beni, dur bekle.'' Annemi aradım, olanları 28 saniye içinde hiç kesmeden anlattım. Mustafa Abi turuncu saçlı bi abiyi çağırdı, orda çalışan biri. ''Kim takip edio şu adam mı bu adam mı?'' derken TSA bana dedi ki ''Abicim geç sen şöyle, rahatına bak, otur şuraya otur.'' Çıktık ofisten oturduk beraber. Sonra bu-diverted person- bilet alıcam ayağına sıraya girmişmiş ben yokken. TSA-aslında kahramanım bu oluo- sordu adama ''Bilet mi alıcaksınız?'' diye. Sesini ilk o zaman duydum(ne diyorum ben be, sanki canımdan çok severmiş gibi) ''Yok ben arkadaşı bekliyorum.'' diye saçmaladı, sonra asansörü çağırıp bindi ben orda duruodum hala. Mustafa abi ''Kalk hadi, eve götürüyorum seni hazır burda yokken.'' dedi veeee koşa koşa gittik. Yarı yolda annemi gördük, ordan annemle ayrıldık Mustafa da geri döndü.

Eve geldim sapasağlam, tekrar çıktık çarşıya. Bu sefer çingeneler para istediler. Güzel ve bebek yüzlü olduğumu hatta annemden daha iyi kalpli olduğumu-nerden biliyonuz lan?- anneme söyleyip durdular. BUGÜN BANA MISINIZ İNSANLAR? Sinirlendim ben de, tersleyiverdim. *gülücük* Yine de yavşadılar. Mustafa'yı  sonra tekrar görünce-tesadüfen- o sapık canlının asansörlerden inip gittiğini söyledi. :) Iyy... Yani kafamda plan yapmasaydım belki de sonunda köşeye kıstırılcaktım. Gözümün içine baka baka yaklaşmıştı bana, çok rahatsız oluyorum bu tip insanlarla karşılaşınca.

Günün Şarkısı benim için: Tarkan - Aşk

Didim'e kaçtım blöngcüğüm; ama internetim olcak gibi. O yüzden görşürüz bencea. Seni seviyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder